Başkanımız Ali Koç’un YDK konuşması

Başkanımız Ali Koç, Koronavirüs salgını nedeniyle online gerçekleştirilen Nisan Ayı Yüksek Divan Kurulu (YDK) Olağan Toplantısı’nda açıklamalar yaptı.

Başkanımız Ali Koç’un YDK konuşması

Başkanımız Ali Koç, Koronavirüs salgını nedeniyle online gerçekleştirilen Nisan Ayı Yüksek Divan Kurulu (YDK) Olağan Toplantısı’nda açıklamalar yaptı.

Başkanımızın konuşması şöyle:

“Sayın Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Bey’e saygılarımı iletiyorum. Yeni adaylık kararından dolayı da kendilerini kutluyorum. Bununla beraber tüm Yüksek Divan Kurulu Üyelerimizi, Yönetim Kurulumuza, bizi izleyen tüm Fenerbahçelilere herkesi sevgi ve saygıyla bu zor günlerde selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Her toplantıda bir sonrakinde beraber olalım temennisinde bulunuyoruz ama ne yazık ki bu süreç beklediğimizden çok daha uzun sürdü ve sanıyorum ki bir müddet daha bu şekilde devam edeceğiz. Bu noktada her konuşmamızda yaptığım gibi fedakarlıklarını hiçbir şekilde ödeyemeyeceğimiz bir yılı aşkın bir süredir gece gündüz çalışan, kendi hayatlarını bizlerin hayatı için bizlerin sağlığı için riske eden, yorgunlukları şu anda en üst seviyede olan, buna rağmen her daim mücadele eden, her gün mücadele eden tüm sağlık çalışanlarımıza bir kez daha şükranlarımızı sunuyorum. Bizler ne yapabiliriz? Bizler devletimizin, sağlık çalışanlarımızın hayatlarını kolaylaştırabilmek için bize düşen tedbirlere harfiyen uymaktır, yapabileceğimiz en büyük destek budur. Bildiğiniz gibi ben de bir süre önce koronavirüse yakalanmıştım, aslında bugüne kadar yakalanmamamız mucizeydi ama çok şükür hafif atlattım diyebilirim. Bu süre zarfında hastalığımla ilgili arayan, soran, ilgi alaka gösteren, merak eden herkese de bir kez daha teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunmak istiyorum. İnşallah bu zor günleri hep birlikte en kısa zamanda aşacağız. Geride bıraktığımız dönemde  spor kulübümüzde, Fenerbahçemizde neler yaşandığını gerek sportif gerekse sportif konular dışında Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan sizlerle paylaştı. Ben kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum, ondan sonra sorulara geçeceğim.

Volkan Ballı’nın da ifade ettiği gibi 36.haftadayız ve 69 puanla ikinci sırada yer alıyoruz. Geçen hafta bizim için karlı bir hafta oldu. BAY geçirdiğimiz haftada 3 rakibimiz de puan kaybetti. Geçmişteki haftalarda biz BAY geçerken veya rakiplerimiz BAY geçerken o haftanın sonuçları bizim lehimize olumlu cereyan etmiyordu. Ama bu sefer çok şükür ki lehte sonuçlar yaşandı. Artık hepinizin bildiği gibi her bir maçımız final maçımız. Olağanüstü bir sezon yaşıyoruz, her anlamda olağanüstü bir sezon yaşıyoruz. Sadece Fenerbahçemiz değil, tüm takımlar bu sıra dışı şartlar içinde mücadele etmeye, rekabet etmeye çalışıyorlar. Niye olağanüstü bir sezon yaşıyoruz? Çünkü geçen sene başladı, 2-2,5 ay ligler durdu. Dolayısıyla geçen sezonu yaz aylarının içinde tamamladık. Ondan sonra bu yüzden sezon öncesi kampımız son derece kısaydı. Liglerin geç başlaması ve Avrupa 2020 Şampiyonası’nın 1 sene ötelenmesiyle aslında liglerimiz 1 ay daha kısa bir takvimle oynanıyor. 1 ay kaybetmişken bunun üstüne pandemi sebebiyle düşme kaldırıldığı için 21 takımla oynanan ligden dolayı bu sezon 1 ay kısa olan liglere 8 hafta daha eklenmiş oldu. Dolayısıyla çok daha sıkışık bir takvimde takımlar her hafta sakatlıklarla boğuşuyor. Corona tabii bütün takımları biz dahil dönem dönem etkiledi. Bunun da olumsuz etkilerini hepimiz rekabet sırasında yaşadık. Bütün bunlarla beraber özellikle büyük taraftar grubu olan, taraftar desteğiyle daha da güçlenen takımlar da taraftarsız kalmaktan dolayı iç saha maçlarında fazlasıyla etkilendiler.

Tabii tüm bu faktörler bizi de etkiledi. Neticesinde geldiğimiz noktaya baktığımız zaman iç sahada olumsuz anlamda tarihi bir rekor kırarken dış sahada ise üstün bir performans sergilediğimiz garip bir sezon yaşıyoruz. Avrupa’ya baktığınız zaman büyük takımların hiç beklenmedik sonuçlara imza attığını görüyoruz. Tüm bunlarla kaybetmememiz gereken puanları kaybettik. Hiç beklemediğimiz maçlarda beklemediğimiz sonuçlar çıktı. Bunlarla beraber göz göre gör hakem hatalarına kaybettiğimiz, heba olan pek çok puanımız var ama her şeye rağmen toparlanmasını bildik ve şampiyonluk inancımızdan hiçbir zaman vazgeçmedik. Şu an geldiğimiz noktada yaşadığımız tüm olumsuzluklar rağmen son maçta da sergilediğimiz performans, takımımızın yakaladığı kimya, aldığımız sonuçlar, birkaç hafta evveline kadar bazılarının mucize olarak gördükleri şampiyonluk şansımızın kuvvetlenmesi ve dolayısıyla camiamızın yakaladığı havayla son dönemece girerken Fenerbahçemiz bir kez daha şampiyonluk adayı olarak telaffuz edilmeye başlandı. Diğer şampiyonluk adayı rakiplerimize istinaden kadro derinliğimiz de bize bu süreçte rekabet avantajı yaratacaktır diye umuyorum. İnşallah bu avantajı kullanarak sakatlık ve covidden uzak bir şekilde en son dakikaya kadar şampiyonluk şansımızı sürdürüp camiamızın hak ettiği mutluluğa ulaşmak en büyük hedefimiz, en büyük arzumuz.

Takımımızın bugünlerinde payı olan Erol hocaya da bu vesileyle teşekkür ediyorum. Bugün bir şampiyonluk şansından bahsediyorsak onunda bu süreçte katkıları çok çok büyüktür. Kendisiyle yollarımızı ayırdık ancak duruşuyla, beyefendiliğiyle, kulübümüze olan saygı ve hizmetleriyle bizim içimizde her zaman özel bir yeri olacaktır. Bunu daha evvel de ifade ettim. İnşallah çok başarılı bir teknik adam olarak yoluna devam eder, desteğimiz de her zaman kendisiyle.

Erol hocamızın ayrılmasıyla futbol takımımızın teknik sorumluluğuna Sportif Direktörümüz Emre Belözoğlu’nu getirdik. Emre Belözoğlu Fenerbahçe duruşu, kariyeri ve hırsı ile saha kenarında nispeten tecrübesiz olsa da inanıyoruz ki bu süreci futbol zekası ile en iyi şekilde yönetecektir.  Ona inancımız sonsuzdur. Başarılarının devamını diliyoruz.

TFF’Yİ, HAKEMLERİ ETKİ ALTINA ALMAYA ÇALIŞAN HAMLELERİ GÖRÜYORUZ

Sezonun en kritik haftalarına giriyoruz. Belki de son yıllarda olmadığı kadar rekabetçi bir sezon. Hem şampiyonluk için hem de düşme potasında. Böyle bir sezon geçiriyoruz. Bu son kritik haftaya geldiğimiz dönemde yapılan bazı açıklamalar, sergilenen bazı tavırlar ve hareketler ne yazık ki süreci saha içinden saha dışına taşımaya çalışılıyor. En azından biz böyle okuyoruz. TFF’yi, hakemleri kamuoyu etkisi altına almaya çalışan hamleleri endişeyle görüyoruz. Takip ediyoruz. Algıları saha dışına çıkarmak isteyenlerin tüm söyledikleri, tüm ima ettikleri konuları boş sözler olduğunu, sezon içinde her takımın yaşadığı pek çok konular altından komple teorileri çıkarmaları son derece sakıncalı buluyorum.

SON 15 YILDIR FENERBAHÇE’YE YAŞATILANLARI TÜRKİYE İYİ BİLİYOR

Tabi ki tek tek bu söylemlere cevap vermeyeceğim. Ancak şunu belirtmek isterim ki, özellikle son 15 yıldır Fenerbahçe’ye yaşatılanlara camiamıza yapılanlara dair tüm gerçekleri hem futbolun tüm paydaşları, hem de Türkiye bunları çok çok iyi biliyor. Bu işlere gireceksek herhalde en büyük aday Fenerbahçe olması lazım, bu konulardan  şikayet edeceksek ama biz doğru bildiğimiz yolda yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. Ve bu konuları daha fazla uzatıp polemik  haline getirmek istemiyorum. Taraftarlarımızdan da  rica ediyorum, her açıklamanın satır arasını okuyup, buradan başka mesajlarda çıkarmayın. Biz işimize bakalım. Enerjimizi şampiyonluğa odaklayalım ve işimize devam edelim. Ancak bu noktada TFF’den, MHK’dan, hakemlerden bir ricamız var. Lütfen bu vebalin altına girmeden sorumluluğunuzun bilincinde olarak tarafsız ve adaletli olabilmek için elinizden ne geliyorsa azami çaba ve hassasiyet göstermeniz.

Son dönemlerde en çok konuşulan konuların başında 1959 öncesi şampiyonluklarımız konusu geliyor. Bu konunun sık sık son dönemde tartışılmasını, lehte aleyhte görüşlerin paylaşılmasını çok sağlıklı buluyorum. Artık kamuoyu bu konuyla ilgili bilinçleniyor. 1959 yılı öncesi şampiyonluklarımızın sayılması adına gerekli resmi başvurularımızı yaptık. Bu noktada bir şeyin daha üstüne basmak istiyorum. Bazı taraflar ve kesimler tarafından ifade edildiği gibi Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bu konuyla ilgili geçmişte yapmış olduğu resmi bir başvurusu söz konusu değildir. Yönetimimiz 3 yıldır bu konu üzerinde çalışmaktadır. Bu çalışmalar hatta bizim dönemimiz öncesinde başlamıştır. Geçmiş yönetimlerde de bu çalışmalar yapılmıştır. Hatta bu konuya yıllardır kafa yoran bu konu üzerinde çalışan iki Yönetim Kurulu Üyemiz de bu geçmişteki faaliyetlerde yer almışlardır. Biz bir gece kalkıp ‘hadi bugün başvuru yapalım’ demedik. Hedeflerimiz ve planlarımız çerçevesinde dönemimiz bitmeden bu konuyla ilgili gerekli başvuruları yaptık. Dediğim gibi ev sevdiğim noktalardan bir tanesi bu konuyla ilgili artık bir bilincin oluşması. Biz hakkımızı, hakkımız olan bir şeyi istiyoruz. Bizim başvurumuz aslında TFF tarihine hatta Türkiye Cumhuriyeti tarihine sahip çıkma anlamı taşıyor. Resmi kanallarımızdan bu konularla ilgili sık sık bilgi ve belgelerle bilgilendirmeler yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz. Mantıklı bir iletişim stratejisi uyguluyoruz. Bizim argümanlarımızı destekleyen, iddiamızı kuvvetlendiren karşı tezleri de çürüten, zayıflatan pek çok yerel bilgi ve belge söz konusudur. Birkaç tane örnek vermek gerekirse, dönemin futbol şampiyonasına katılacak takımların yol masraflarını azaltabilmek için Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ve dönemin bakanlarının imzaladığı bir belge var. Galatasaray’ın kurucusu merhum Ali Sami Yen’in Fenerbahçe ile Galatasaray’ın başarılarını karşılaştırırken, bunlardan bahsederken, Türkiye Şampiyonluğu ifadesini kullandığı belgeler var. Bunlar rakibimizin kendi yayınlarında mevcuttur. TFF web sitesi yayınlarında da 1959 öncesi için Türkiye şampiyonluklarına atıflar vardır. Bununla beraber sadece yerel bilgi belge değil, Avrupa’daki tüm liglere baktığımız zaman benzer durumlar söz konusudur. Yurt dışı örnekleri de fazlasıyla bizim düşüncelerimizi, tezlerimizi ispatlamaktadır.

HALA YEREL ŞAMPİYONLUKLAR DİYE ALGI YAPIYORLAR

İstediğimiz şampiyonluklar TFF kuruluş Betvole yılı olan 1923 yılından itibaren kendisinin organize ettiği ve ülke genelinde düzenlenen şampiyonluklardır. Ancak tüm gerçekler resmi kayıt, bilgi ve belgelerle ortada iken ne yazık ki bazı kesimler haklı talebimizi sulandırma çabasındalar. Nasıl? Hala yerel şampiyonluklar diye algı yapıyorlar. Bir örnek vereyim, Fenerbahçemiz İstanbul liginde en fazla şampiyon olmuş kulüptür. Ancak tabiki bizim başvurularımız bu şampiyonluklarla ilgili kesinlikle değildir.

İSİMLERİNDEN BİLE BELLİ ULUSAL OLDUKLARI

Bizim istediğimiz şampiyonluklar, Türkiye Futbol Birinciliği ve Milli Küme’deki şampiyonluklarımızdır.  Tekrar söylüyorum, Türkiye Futbol Birinciliği ve Milli Küme. İsimlerinden bile belli, ulusal oldukları ama bazıları bu konuda kafa karıştırma çabasındalar. Bu çabaların çok fazla sonuç vereceğini düşünmüyorum. Birkaç örnek vereyim. Bugün Süper Lig’de 14 şehrin takımları mücadele etmektedir. 1959-67 yılları arasında gerçekleşen liglerde sadece 3 şehirden yapılan takımlar arasında yapılan şampiyonluklardı. Mesela 1935 yılında iddia edilmiş şampiyonluklardan bir tanesi, o yılda 22 farklı şehrin takımlarının katıldığı turnuva sonucunda Fenerbahçe şampiyon olmuştur.
 
ŞAMPİYONLUK İÇİN 20-30 MAÇ YAPMAK GEREKİYORDU

Bir de ‘o dönem az maç yapıldı’ tezleri var. Bu da doğru değil. 20 ile 30 maç yapmadan Türkiye şampiyonu olamadığın dönemlerden bahsediyoruz. Bu konuda bize en çok itiraz eden ezeli rakibimizin kendi yayınlarında bile bu bahsettiğimiz şampiyonlukları, ülke geneli şampiyonluk ve Türkiye Şampiyonluğu diye nitelendiren pek çok ifade yer almaktadır.

KAMUOYU ÖNÜNDE KARŞILIKLI ÇIKIP TARTIŞALIM

Ezeli rakibimizden bahsetmişken şunu da tekrar dile getirmek istiyorum. Ayrı ayrı yerlerde, ayrı ayrı zamanlarda konuşacağımıza beraber çıkalım, hukukçularımız ve profesyonellerimizle, yöneticilerimizle, gerekiyorsa başkan seviyesinde istediğiniz hangi mecra olursa olsun, kendi kanalınız da dahil bu teklifimizi yenilemek istiyorum. Çünkü en sağlıklı platform, tartışma, ortak akıl, akıl akıldan üstündür mantığıyla beraber oturacağımız masa etrafında sizlerin belirleyeceği hem kanal ve kişilerle bu konuları sonuna kadar tartışmayı kamuoyunun daha sağlıklı bilinçlendirilmesi açısından hem de polemiklere fırsat vermeden bu konuyu en iyi şekilde değerlendirmek için doğru bir öneri olduğunu düşünüyoruz ve bir kez daha yenilemek istiyoruz.

Resmi sitemizden, YouTube kanalımızdan konuyla ilgili pozisyonumuzu sık sık anlattık. Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Metin Sipahioğlu zaman zaman Sayın Alper Pirşen bu konularla ilgili bilgiler verdi. Karşı tezleri çürüttüler. Bu konuda bulunduğumuz pozisyon noktasıyla içimiz rahat, kendimizin arzu ettiği, talep ettiği hakkımızın er ya da geç  verileceğine inancımız tamdır. Bu dönemde şampiyonlukları olan Fenerbahçe dışında takımlar da vardır. Onlarla da iletişim ve istişare halindeyiz. Bilgi, belge paylaşıyoruz. Onlar da gerekli başvurularını yaptılar. Onlara da ayrıca teşekkür ediyorum.

Bu noktadan sonra top TFF’de. TFF’nin vereceği karar aslında hem kendi tarihine hem de Cumhuriyetin tarihine sahip çıkmak anlamına gelmektedir. Bu konuda hiç acele etmeye gerek yok. Yıllardır bekleyen bir konu. Bizim de acelemiz yok. Biz olalım, olmayalım, bundan sonraki yönetimler de bu konuyu takip edecektir. TFF’ye çağrım; bu konuyla ilgili bir komisyon kurulsun. Hukukçular, tarihçiler, ilgili başka kişilerin de olduğu… Bizler gelip tezlerimizi savunalım. Tarihi anlatalım. Niye böyle düşündüğümüzü söyleyelim. Lehte ve aleyhte tezler… Bu komisyona gerekli tezlerin sunumu yapılsın. Bir kez daha söylüyorum, aceleye getirmeden, baskı altında kalmadan en sağlıklı kararın verileceği bir süreç tesis edilirse, bizim zaten hiçbir endişemiz, şüphemiz yok.

Karşı tezlerde ‘Mesela 3 puanlı sisteme geçtik. O zaman bundan sonra 3 puanlı sistemden önceki şampiyonluklar sayılmasın demek gibi’ bir yaklaşım sergileniyor. Burada aslolan, sorgulanması gereken, resmen oynanmış, kupası olan, hikayesi olan, içinden efsane futbolcular çıkartan şampiyonluklar nasıl yok sayılır?

Bu zor sezonda futbol dışı branşlarda neler yaşadığımızı da biraz evvel ilgili yöneticilerimiz hem de Genel Sekreterimiz tarafından anlatıldı. Ben de kısaca değinmek istiyorum. Fenerbahçe Beko Erkek Basketbol Takımımız sezona çok olumsuz sonuçlar alarak başladı. Bilhassa EuroLeague sezonuna. Yeni oluşmuş bir takım, yeni bir hoca. Efsane hocamız Obradovic’ten sonra tabii ki yeni sistem tesis etmek kolay olmayacaktı. Olmadığını da yaşayarak gördük. Ancak takımımız müthiş bir toparlanma sergiledi. Bu noktada hem hocamıza hem de Sertaç Komsuoğlu’na özellikle teşekkür etmek istiyorum. Şubemizde yarattıkları hava, ambiyans, birlik-beraberlik, inanma, En kötü günde bile omuz omuza sorunları aşarak bugünlere gelmek için emeği geçen herkese tek tek teşekkür ediyorum.

Şimdi ilk senemizde EuroLeague’de Final Four’a kalırken 3 rekor kırdık. Açık ara en iyi performans gösteren takımken önemli oyuncularımız sakatlandı ve EuroLegaue’e bir bacağımız kırık gittik. Geçen sene turnuvalar malum sebepten dolayı iptal edildi, bu sene tam bir hava yakalamışken hem Jan Vesely’nin Barcelona maçındaki sakatlığı hem de şu an içinde bulunduğumuz dönemde 5 oyuncumuzun covid olması, hocamızın covid olması sebebiyle bir kez daha talihsiz bir şekilde sezonun en önemli dönemecine hastalıklar ve sakatlıklarla girmek zorunda kaldık. Evet, CSKA Moskova’yla eşleştik. İlk maçta dördüncü çeyreğe önde girdik, dünkü maç da benzer şekildeydi, kafa kafaya dördüncü çeyreğe girdik. Ama dördüncü çeyrekten sonra maçı ne yazık ki çeviremedik ve en büyük sebeplerden birini yorgunluk olarak görüyorum çünkü 6-7 oyuncuyla maçı bitirmeye çalıştık. Oyuncularımıza verdikleri bu mücadeleden dolayı özellikle teşekkür ediyorum. Yeni sezon hazırlıklarımız geçen seneye nazaran çok daha önce başladı ve göreceksiniz çok daha kuvvetli bir takımla önümüzdeki sezon mücadele edeceğiz.

Bununla beraber şunu da söylemek istiyorum; Rus takımlarına karşı hem erkek basketbol play-off’larında hem de kadın EuroLeague Final Four’da karşılaştık, iki rakibimiz de gerekli aşıları olarak karşımıza çıktı. Bu ortamda uluslararası mücadele veren sporcularımızın aşı olmadan mücadele ediyor olmaları ayrı bir dezavantaj. Bilhassa mücadele ettiğimiz takımlar coronadan aşı vesilesiyle korunuyorlarsa… Tabii inşallah Türkiye’de bizim uyguladığımız sistemde sporculara sonradan geliyor. Yaşa ve ihtiyaca göre bir sistem var. Bunu da saygıyla karşılıyoruz.

Umarım Türkiye’de rekabet edeceğimiz takımlar da bizim gibi aşı olmadan mücadelelerine devam ediyorlardır. Bu sezon arzu ettiğimiz şampiyonlukları yakalayamazsak da Türk sporunun mihenk taşı olan Fenerbahçemiz adını yarıştığı her alanda finallere yazdırdı. Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol, Fenerbahçe HDI Sigorta Erkek Voleybol Takımlarımız, Fenerbahçe Öznur Kablo Kadın Basketbol Takımımız da formamızı son maçın son saniyesine kadar başarıyla temsil ettiler. Kadın basketbolda müthiş bir sezon yaşadık ligi namağlup bitirdik, inşallah da şampiyonluğa ulaşacağız.

Bununla beraber iyi bir EuroLeague sezonu geçirdik. Final Four’a ev sahipliği yaptık. Bizden bütçesi kat kat daha yüksek olan, son 3 yılın şampiyonu olan Ekaterinburg’a ne yazık ki 4 sayı farkla yenildik. EuroLeague temsilcilerinin bize söylediği, ‘Son 10 yılda finallerde yaşanan en iyi maç oldu.’ Burada da coronayla sarsıldık. 4 ana oyuncumuz, omurgamızın en önemli oyuncuları, Final Four Cuma günü başlıyordu, onlar covid vesilesiyle idman yapamadılar, şampiyonaya 3 gün kala idman yapmaya başladılar ve onların da ne kadar yorulduklarını gördük. Şapkamı çıkarıyorum, teşekkür ediyorum. İnşallah sezonu şampiyonlukla bitirirsiniz. Bu bağlamda antrenörümüze, ekibine, ilgili Yönetim kurulu Üyemiz Metin Sipahioğlu’na ve sponsorlarımıza teşekkür ediyorum.

Kadın voleybol, erkek voleybolda yine finallerde yer aldık. Kadın voleybolda finallerin üçüncü maçına covide yakalanan oyuncuların rahatsızlığından dolayı sahaya sürecek takımımız olmadığı için, bunun üstüne basıyorum çünkü bazı üyelerimiz bu konuyu sorguluyorlar. Birazdan Simla hanım bu konuda daha detaylı bilgi verecek. Abdullah bey de zaten bilgi vermişti. Bizim için maçın oynanmaması değil, genç kadroyla bile çıkıp oynamak tercihimizdi ama bunun neden olamadığını birazdan Simla hanım anlatacak. Sezonu ikincilikle tamamladık. Erkek voleybol takımımız da sezon ikincisi oldu. Sporcularımıza, teknik ekiplerimize, sponsorlarımıza, ilgili Yönetim Kurulu Üyemiz Simla Türker Bayazıt’a da teşekkürlerimi sunarım.

OLİMPİYATLAR İÇİN 13 SPORCUMUZ KOTA ALDI, 20’NİN ÜZERİNE ÇIKMASINI BEKLİYORUZ

Bu ay ayrıca olimpiyatlara en fazla sporcu gönderme misyonumuzla heyecanla geçireceğimiz bir dönem olacak. Biraz evvel de ifade edildi. Şu an aldığımız kota sayısı 13 ama kota mücadeleleri hala devam etmektedir yoğun bir şekilde. Amatör Şubelerden Sorumlu yöneticimiz Fikret Çetinkaya’nın bize verdiği bilgilere göre bu yıl olimpiyatlara 20’nin üzerinde sporcu yollayarak rekor kıracağız. Beklenti bu yönde. İnşallah bu beklenti gerçekleşir. Umuyoruz ve diliyoruz ki tüm sporcularımız, sadece Fenerbahçe’nin sporcuları değil, ülkemizi, bayrağımızı en güzle şekilde temsil edecekler, gurur kaynağı olacaklardır. Hepsine sonsuz başarılar diliyorum. İnşallah şu aşamada olimpiyatlara gidecek sporcularımızı aşılayabiliriz ve onları bu virüsten koruyabiliriz ki en iyi şekilde olimpiyatlara hazırlansınlar.

Sportif açıdan paylaşmak istediklerim bu kadar. Bir konuya değinmek istiyorum. Bizler, ben ve arkadaşlarım, hem Yönetim Kurulu arkadaşlarım hem profesyonel çalışma arkadaşlarım Fenerbahçe’nin geleceği için, menfaatleri için elimizden gelen ne varsa var gücümüzle çalışıyoruz. Çalışmaya özen gösteriyoruz. Aldığımız her kararı titizlikle inceliyoruz. Tüm şartları değerlendiriyoruz çünkü bizler koskoca bir camianın, milyonların sorumluluklarını omuzlarımızda taşıyoruz ve bu sorumluluğun ne anlama geldiğinin bilincindeyiz. Bu bilinçle hareket ederken maalesef sadece muhalefet etmek için muhalefet eden kişileri gerek sosyal medyada gerek kamusal alanda dedikodu şeklinde, sadece dedikodu değil cahilce, bilgisiz, belgesiz, tamamen kulaktan dolma… Bir şey size anlatılır, akıl silsilenizden geçirirsiniz ve dersiniz ki, ’Böyle bir şeyin olması zaten mümkün değil.’ Ama buna rağmen bunlarla da uğraşmak zorunda kalıyoruz, bunlara enerji harcamak zorunda kalıyoruz. Ben genelde çok fazla önemsemiyorum. Her türlü samimi eleştiriye, bize katma değer sağlayacak her türlü eleştiriye açık olduğumuzu 3 sene içinde anlamışsınızdır. Ancak bunları çok önemsememeye azami gayret gösterirken şuna da üzülüyorum; doğal olarak aklıselim bazı üyelerimizin ve taraftarlarımızın bir kısmının da etkilendiğini görüyoruz. Biraz sonra değineceğimiz konu sırf parasal konuları içerdiği için yani parasal konuda usulsüzlük yapıldığını iddia ettiği için bunu benim şahsen tolere etmem söz konusu değildir. Söz konusu parasal konularsa burada her türlü samimi eleştiriyi kaldırırız ama dedikodularla bizi itham edecek, bize bilinçsiz bir şekilde üstümüze leke sürecek konuyu da kabul etmemiz söz konusu değildir. Ve bu devam ettiği taktirde de bunun kaynağı olan kişilerle de en sert şekilde mücadele edeceğimi de size ifade etmek istiyorum. Söz konusu konu Milenium Evlerinin satışıyla ilgili. Bu konuyla ilgili Yönetim Kurulu Üyemiz İlker Dinçay Beyin cevap vermesini istiyorum. Ondan sonra ben konuşmamı kapatacağım.”

İlker Dinçay: “Sayın Başkanım, ben kronolojik olarak anlatacağım hem saygıdeğer Divan Kurulu Üyelerimiz hem de camiamızın bilmesi açısından… Öncelikle bahsettiğiniz Milenium Evleri, Kurtköy’de bulunan 8 tane villadan bahsediyoruz. Bu 8 adet villa, 2009 yılında 4 Milyon 580 bin dolar karşılığında kulübümüze alınmış. Sonrasında bunların bizim dönemimizde yalnızda bir tanesi 2015 yılı itibariyle kiralanmıştı, 5 bin TL aylık kira karşılığında. Diğerleri boş durumdaydı ve atıl durumdaydı. “

Başkanımız Ali Koç: “Atıl durumda olmasının sebebi de futbolcuların oraya rağbet etmemesiydi.”

İlker Dinçay: “Önceki dönemlerde futbolcuların ikameti için kullanılmış, sonrasında futbolcularımız burayı tercih etmeyince atıl durumda kalmış. Biz açıkçası pandemiyi biraz fırsat olarak değerlendirdik. Pandemi döneminde bu tart müstakil evlerdeki değer artışını bu evlerin satışını kulübümüze daha faydalı olacağını düşünerekten Yönetim Kurulumuza sunduk. Yönetim Kurulumuz da dayanağını da söyleyeyim; 2-3 Haziran’da yaptığımız Seçimli Genel Kurul’da alınmış olan satış yetkisi ve daha sonra yine 16 Haziran 2019’da bu yetki yenilenmişti. Buna dayandıraraktan satış yetkisini aldık. Biz bu süreçte satış olana kadar da geçtiğimiz temmuz ayından itibaren bu evleri kiraya verdik, mevcut koşullarıyla.. Kiracılarımıza da satış önceliğini vereceğimizi duyurduk. Sonrasında da zaten çok yakın bir dönemde geçtiğimiz mart ayında ve nisa ayının başında evlerimizin satışını 38 milyon 150 bin lira bedelle yani o günkü dolar kurlarını hesaplarsak 4 milyon 650 bin dolar bedelle yapmış olduk. Kulübümüze bu şekilde daha faydalı olduğunu düşünüyorum. Zaten ciddi masrafı olan ve aylık yaklaşık 25 bin lira bu evlerin masrafları oluyordu. Biz, öncelikle 60 bin TL kira geliri getirir duruma getirdik. Sonrasında da satışlarını gerçekleştirdik.

Başkanımız Ali Koç: “Yani aylık 60 bin lira geliri var, 25 bin lira gideri var.”

İlker Dinçay: “Evet, o şekilde. Son dönemde öyleydi. Satışını gerçekleştirerek daha faydalı olduğunu düşünüyoruz. Ben şuna cevap vermek istiyorum; tabii ki bahsedilen yıllık 3 Milyon Euro veya TL gibi bir getirisi söz konusu değil. Zaten hiçbir şekilde gelir getirmeyen durumdayken dediğim gibi pandemiyi fırsat bilerek kulübümüze faydalı bir şekilde kullanmış olduk.”

“En başında biz bu sunumumuzu Yönetim Kurulu’na yaparken bir, satışa başlamadan önce bir ve satışların tamamlandıktan sonra bir olmak üzere 3 tane değerleme raporumuz var. Bu değerlenme raporlarının üstüne satış bedeline sattık. Bu konuda şunu da ilave edebilirim, bizim her birimimizin, her bölümümüzün olduğu gibi Gayrimenkul Koordinatörlüğümüz de her zaman kapıları açıktır. Detaylı sorusu olanları da her zaman cevaplamaya hazırız.”

Başkanımız Ali Koç: “Teşekkürler İlker Bey. Yani şunu demek istiyorum; SPK tarafından lisans almış 3 adet değerleme firmasının değerlediği değerler üzerine biz bunu satıyoruz. Ve bu 4.6 Milyon Dolar bir değer oluyor. Bize çamur atanlar bu konuda yani benim kızdığım  unsur 4.6 Milyon Dolar değeri olan evlerin yılda 3 Milyon Euro kira getirisi olduğunu savunmak hiçbir şekilde akla mantığa uymuyor. O yüzden diyorum, akıl süzgecinizden geçirin. Bunu bir hainlik olarak görüyorum, bu iddiayı, iddiada bulunanları. İlerleyen zamanlarda bankalarla ilgili yaptığımız çalışmalar, imzaladığımız sözleşme ve bunun bizim faaliyetlerimizi nasıl etkileyeceğini daha da iyi anladığınız zaman bu satışların ne kadar normal ve elzem olduğunu sizler de kabul etmiş olacaksınız. Ben, sorulara geçmeden önce bu son Yüksek Divan Kurulumuzda Sayın Vefa Küçük’e, bu 3 senelik süre zarfında bize göstermiş olduğu başkanlık, ağabeylik, mentörluk, destek için aynı şekilde Yüksek Divan Kurulu Üyelerimizin bizimle samimi eleştirilerini, düşüncelerini,  duygularını, önerilerini paylaştıkları için, verdikleri destek için şahsım ve yönetim kurulum adına çok çok teşekkür ediyorum. Ramazan ayının her birimiz için hayırlı geçmesini, İslam alemi için hayırlı geçmesini, güzel bir ay olmasını temenni ediyorum. Bununla beraber evvelsi gün kutladığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın da tüm çocuklarımıza bir kez daha kutlu olsun diliyorum. Bayramlar güzel günlerdir. İnşallah ileride hem Ramazan aylarımızı hem bayramlarımızı bu Covid belasından kurtularak, geleneklerimize paralel bir şekilde, rahat bir şekilde, mutlu bir şekilde, özgürce, eski ritüellerimizle tekrar ifa etmemiz mümkün olacaktır. Herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.

Ardından üyelerimizin soruları Başkanımız ve Yönetim Kurulu üyelerimiz tarafından cevaplandı.

Soru-cevap bölümünde Seçimli Olağan Genel Kurulumuz ve adaylıkla ilgili bir soru üzerine Başkanımız Ali Koç şöyle konuştu:

“Samiye Hanıma önerileri ve soruları için çok çok teşekkür ederim. Evet, voleybolda biz de üzüldük çünkü daha fazla beklentimiz vardı. Geçen sene net beklentimiz vardı ama ligler tatil edildi. Bu sene az önce de ifade ettiğim şanssızlıkları yaşamasaydık çok daha iyi bir noktada olacağımızı düşünüyordum. Bu sene Seçimli Olağan Genel Kurulumuz yapılacak. Yapılmasını az önce de Burak Beyin anlattığı gibi arzu ediyoruz, ümit ediyoruz ve Tüzük gereği bütün gerekli resmi açıklama, duyuruları yapacağız. Amacımız, hedefimiz, beklentimiz bu son iki haftada yaşadığımız kısıtlamalar ve önümüzdeki haziran ayına kadar alınacak tedbirler, belki kısıtlamalar artırılacak, önlemlerle haziran ayında seçimlerimizi yapabilir konuma gelebilmek. 28 bin küsur kişi aidat ödedi, yine geçen seferki gibi 20 bin üstü katılım, 18 bin üstü katılım beklersek stadımızdan başka fiziki imkan olan bir yer yok. Bunu da çok araştırdık, başka bir yerde pandemi şartlarına  daha iyi uyabilir miyiz ama görünen  o ki stadımızda yapmak durumundayız. Tabii stadımızda yaptığımız zaman sahamız ciddi anlamda tahribat görüyor ama sağ olsun Sayın Ayhan Bak, stadımızdan sorumlu arkadaşımız, kendisinin haziranın ilk haftası yapılacak bir seçimden sonra sahamızı liglere yetiştirebileceğini ifade ediyor. Biliyorsunuz Tüzük gereği gerekli imzayı topladığınız zaman herkes aday olabiliyor. Kimsenin adaylığını engelleyecek bir durum yok. Şahsımın adaylığına gelirsek de şu an net bir şey söylememekle beraber söylemenin erken olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte ihtiyaçlar ne gerektiriyorsa onun yapılacağından da hiç şüpheniz olmasın.”

1959 öncesi şampiyonluklarımızda kadromuzda yer almış futbolcularımızdan hayatta olan bir isim olup olmadığıyla ilgili bir soruya Yöneticimiz Metin Sipahioğlu: “Öncelikle İlhan Beye teşekkür ediyorum. Daha evvel ki Yüksek Divan Kurullarımızda da 1923-1959 arası şampiyonluklarımız hakkında soru sormuştu. O yüzden bu konuya verdiği önem ve camiamız için çok önemli olan bu konudaki ısrarı için teşekkürler. Söylediği öneri aslında güzel bir öneri. Biz, göreve geldiğimiz zaman bu işin iletişim ve hukuki adımlarını atarken ilk olarak bu konuda bir inceleme yaptık. Ancak maalesef 1959 öncesi dönemdeki 9 şampiyonluğumuzda kadromuzda bulunmuş, oynamış futbolcularımızdan hiçbiri şu anda hayatta değil. Hatta araştırdığımız bilgilere göre de en son Sayın Halit Deringör vefat etmiş durumda. Onun vefatı da maalesef Mart 2018’de oldu. O yüzden bu tip noter kaynaklı bir tasdiknameyi yapmamız mümkün değil. Ancak kendisi şundan emin olabilir; hukuktan sorumlu yöneticilerimiz Alper Bey ve Fethi Bey, bu konuda çok yoğun bir çaba sarf ediyorlar. Ve birçok belgeyi, birçok bilgiyi noter onaylı olarak federasyona sunmuş durumdayız. Bunun için de ezeli rakibimizin kendi yayınlarında yaptığı kabullerden tutun da İilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün belgesine kadar onlarca belge noter tasdikli olarak federasyonumuza sunulmuş durumda. O nedenle bu konuda rahat olabilir. Kendisine tekrar saygılarımı ve teşekkürlerimi iletiyorum.” diye cevap verdi.

Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımımızın final serisinin üçüncü maçına çıkamamasıyla ilgili soruyu yanıtlayan Voleyboldan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyemiz Simla Türker Bayazıt, “TVF tarafından sezon içerisinde alınan kararnameye göre takımlarda 4 ve üzeri covid vakası görülmesi durumunda maçları 10 gün tehir ediliyordu. Ancak bu durumun kupa maçlarında ve play off serilerinde mümkün olmadığını ve maçlara çıkılma zorunluluğu taraflarımıza, tüm takım ve kulüplere iletildi. Biz Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol takımı olarak geçen sezonun sonundan itibaren bu sezonun ilk devre sonuna kadar takımımızda hiçbir covid vakası ile karşı karşıya kalmadık. Ne yazık ki CEV Şampiyonlar Ligi çeyrek final etabında ve kupa maçımızda covid vakaları takımımızda görüldü. Buna rağmen maçlara çıktık. Mücadelemize devam ettik. Bu sırada takımızda 3 covid vakası yaşanmıştı. Talihsizlik maalesef devam etti ve Sultanlar Ligi play off final serisinin ikinci maçına maalesef  5 eksik oyuncuyla çıktık. Bu maça çıkmadan önce federasyonumuza durumu aktardık. Ancak kendileri tekrar kararnameyi hatırlatarak, maçı tehir edemeyeceklerini bize bildirdiler. Mücadelemizi yaptık, mağlup ayrıldık. Ertesi gün görülen septomlar üzerine tekrar teste giren sporcularımız ve teknik ekibimizde maalesef bu sayının 12’ye çıktığı haberini tüm kamuoyu ile paylaştık. Bu durumda sahaya çıkartabilecek bir takımımız kalmamıştı ve federasyonumuza konuyu tekrar aktardığımız zaman Uluslararası Voleybol Federasyonu FIVB tarafından tüm federasyonlara milli liglerin nisan ayı sonu itibariyle bitmiş olması gerekliliğini ve Voleybol Milletler Ligi’nin mayıs ayında yapılacağından, 3 Mayıs da milli takımın kampa gireceğinden, milli sporcularımızın orada olacağından, sıkışık takvimden dolayı yapabilecekleri bir şey olmadığını bize bildirdiler. Biz de genç takımlarımızla sahaya çıkabilir miyiz? diye bu konuyu araştırdık ve irdeledik. Ancak bildiğiniz gibi 1. lig ve ikinci ligde takımlarımız var. Orada da Türkiye Voleybol liglerinde diğer takımlarda oynayan sporcular 30 Ocak tarihi itibariyle maalesef ki geçici lisans işlemleri dahi durduruluyor. Burada da sporcularımıza lisans çıkartamadık. Ayrıca oynayamadığımız maç ertesinde de teknik ekibimizde 2 tane daha covid vakası görüldü.  Kupa merasiminden sonra karşı takımda 5 oyuncu da 5 de teknik ekipte, federasyon görevlisinde, salon görevlilerinde de vakalar yaşandı. Buradan onlara da geçmiş olsun diyor, şifa diliyoruz. Bu bağlamda sahaya çıkabilseydik bile insan sağlığına zarar verme riskimiz olacaktı. Her şeyden önce sağlık diyoruz. Bu vesileyle tüm sağlık çalışanlarına minnet duygularımızı ve teşekkürlerimizi iletiyoruz.” dedi.

Yönetim Kurulu Üyemiz Sevil Zeynep Becan ise müzemizle ilgili bir soruyu cevaplarken, Kulübümüzün tarihi konusundaki çalışmaları da anlattı:

"Biz müzemizde biliyoruz ki çok zengin bir tarihimiz var. Tarihimizin içerisinde şehitlerimizin de çok önemli yeri var ve onlar için bir köşe oluşturmak üzere kollarımızı sıvamıştık. Sizin öneriniz de tam zamanında ve yerinde geldi. Biz o köşeyi Müzemizden Sorumlu Sayın Alp Bacıoğlu ile birlikte oluşturacağız. Müze ve tarih kapsamında çok kısa bilgi vermek istiyorum. Gerçi faaliyetlerimiz içerisinde geçti. Müzemizin çok değerli iki parçası var. Biri malum Atamızın balmumu heykeli. Balmumu heykeli 2006 yılında müzemize gelmişti. O günden beri bir restorasyondan geçmemişti. Biz çok titiz araştırmalar neticesinde restorasyonunu ve bundan sonra korunmasını sağladık. Bir diğer unsur ise, yine çok değerli Atamızın 3 Mayıs’ta –önümüzdeki hafta bunu kutlayacağız- ziyareti esnasında yazı yazmış olduğu defterimiz ve bu defterimiz de aynı şekilde çok titiz araştırmalar neticesinde laboratuvarlarda tekrar bir restorasyondan geçti.  Bunları şu bağlamda da söylemek istedim ki, 3 Mayıs bizim için çok önemli; Atamızın Kulübümüzü ziyareti ve kuruluş yıldönümümüz. 3 Mayıs’la ilgili olarak bazı özellikle gayriresmi tarih adı altında yapılan neşriyatlarda gördük ki farklı bilgiler dolaşıyor. Oysa bizim bir tarih grubumuz var; Fenerbahçetarihi.org grubu. Onlar son derece titiz bir şekilde içerisinde araştırmacı tarihçiler var. Bilgi ve belgelerle özellikle Atamızın ziyareti, defter ve ziyaretin öncesi, sonrası konusunda bir derleme yaptılar. Biz 3 Mayıs günü yapacağımız törende de –ufak bir detay ama söyleyeyim- daha önce yapılan genç sporcuların andını bu tarih grubu sayesinde ortaya çıkardık ve inşallah bu törende bunu da duyacaksınız. Ayrıca o gün Fenerbahçe TV’den de değerli yayınlar ve şimdiye kadar belki hiç paylaşılmamış bazı belgeler paylaşılacak. Bu kapsamda da Fenerbahçetarihi.org grubuna şükranlarımı iletmek istiyorum. Son olarak sorumlusu olduğum Kürek Şubesiyle ilgili bir konuya değinmek istiyorum. Bu yıl Onat Kazaklı, altyapıdan yetişen sporcumuz Onat Kazaklı, Fenerbahçe tarihinde ilk kez olimpiyat kotası aldı. Bunun altını çizmek istiyorum. Daha fazla genç sporcuların bu şubeye katılımını da buradan bu vesileyle anons etmek istiyorum."

Anahtar Kelimeler:
FENERBAHÇEALİ KOÇYdk

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner42

banner43