Semih Özsoy: Fenerbahçe ricacı olmaz, biz hakkımızı istiyoruz

Başkan Vekilimiz Semih Özsoy, NTV canlı yayınında %100 Futbol'da gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dün akşam yapılması planlanan program, İstanbul’da 4 askerin şehit olduğu helikopter kazası nedeniyle bugün öğle saatlerinde gerçekleştirildi.

Semih Özsoy:  Fenerbahçe ricacı olmaz, biz hakkımızı istiyoruz

Murat Kosova ve Rıdvan Dilmen'in konuğu olan Özsoy, hakem hataları başta olmak üzere birçok konu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Vekilimizin açıklamalarından derlediklerimiz şöyle:

“Üzücü bir olay yaşadık. Sayın Başkanımız Ali Koç, camiamız ve yöneticilerimiz adına şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Allah yardımcıları olsun. İnşallah bu zor günleri el birliği ile atlatacağız.

Zor bir süreçti ve hala zor sürecin içerisindeyiz. Kolay olmayacağını biliyorduk ama bu kadar sıkıntılı bir yapının olduğunu beklemiyorduk. Camianın büyüklüğü ve el birliği ile bugünleri aşacağız. Hem içeride hem de dışarıda birçok konuda mücadele veriyoruz. Sayın Burhan Karaçam ve Sayın Fethi Pekin’i davet ederseniz detayları ile size anlatırlar. UEFA’nın yapılandırması, içerdeki borçlar. Faktöring şirketlerine olan bölümler. Bunlar belimizi büken, işimizi zorlaştıran ve birçok konuda yapmamız ve yapabileceklerimizi kısıtlayan durumlar. Sportif tarafına geldiğimizde ise amatör şubelerdeki yıllardır felsefemiz belli. O branşlarda büyüyerek, atılım yaparak devam ediyoruz.  Gayrimenkullerin, bize ait olan malların devlet ile olan kısımlarıyla ilgili olarak çok büyük yol kat edildi. Sağolsunlar devlet büyükleri, resmi kuruluşlar çok büyük anlayış gösteriyorlar. Başkanımız Ali Koç’un en çok önem verdiği konulardan bir tanesi de bu. Her yerde çalışıyoruz. Sonuçlarını inşallah göreceğiz ama bugünden yarına olur, diyemeyiz. Başarılarla birlikte ekonomik sıkıntılar biraz daha kolay atlatılabilirdi fakat futboldaki başarısızlık, bazı süreçleri etkiliyor. İnşallah bu dönemi atlatacağız.

İki konuda çok eleştiriliyoruz

(Rıdvan Dilmen’in yaptığı eleştirilerle ilgili de)O eleştiriler, çocuklarımdan da geliyor. Ben de taraftar olsam, kendimi eleştirirdim. Seçim sürecinde de bu dönemde de söylediklerimiz hep aynı. Bizim iki yüzümüz yok, bir yüzümüz var. Galibiyette de, mağlubiyette de aynı konuşuyoruz. Mağlubiyetten sonra bizim de içimiz acıyor. Fenerbahçeli yorgun ve bıkkın 2011'den bu yana. Patlamak için bir ateşe bakıyorlar. Başkanımız Ali Koç ilk günden itibaren, ‘iyilik kazanacak, iyilikle kazanacağız’, demişti. 7 aylık süreçte bizim gitmediğimiz deplasman yok. Her yere gidiyor, Başkan nezdinde temsil ediliyoruz. Trabzon dahil birçok yerde 10, 12 yöneticimizle oradayız. En güzeli taraftarımız eskiden deplasmana gidince sıkıntı yaşardı; bilet, ağırlanma ve şehir içinde dolaşma konularında.  Bizim bir taraftar kitlemiz var ki senede 40-50 maça gidiyorlar. Bu insanlarda görüyorlar, gittiğimiz yerde saygı görüyor; ağırlanıyoruz. Mağlubiyetten sonra bile bize bu muameleyi yapan insanlar teşekkürü hak ediyorlar. Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim, bağırmadan da kavga etmeden de mücadele edilebilir. Sessiz isek, tabir yerindeyse masaya elimizi vurmuyor isek; her şeyi kabulleneceğimiz anlamına gelmez. Çok rahatlıkla kimsenin söylemediğini, geçmişte korkularak mücadele edilen rakiplere söyleyemeyecek şeyleri söyledik. Söyleriz de.

Başkanımızın da katılacağı perşembe günkü basın toplantısı daha görsellere dayalı, belgeli bir toplantı olacak. Afaki değil, gözümüzde canlandırıp da bir şeyleri yaratmıyoruz. Somut ve belgelerle nelerin nerede kasıtlarla yapıldığını gösteren bir toplantı olduğunu düşünüyorum.

Esasında iki konuda çok eleştiriliyoruz: 1- Masaya yumruğu vurmuyoruz, çok kibarız. 2- Haddinden fazla özeleştiri yapıyoruz. Biraz da diğerlerini suçlayın.

Biz öz eleştiriyi gereğinden fazla yapıyoruz. Başkanımız her toplantıda bununla ilgili olarak ifadelerde bulunuyor. ‘Bizim de hatalarımız var. Başarısızlık ortadadır. Bunu inkar edemeyiz. En büyük suçlularda biziz’ diyor.

Gücümüzü camiamız ve taraftarımızdan alıyoruz

Ali başkanın kredisi var. Kredi kullandıkça biter. Üzerine de koymak gerekir. Bizim kredimiz artarak devam ediyor. Biz, şampiyonluk potasında uzak olsak da 35 bin kişiye oynuyoruz. Eskiden Premier ligde ve Bundesliga’da bu duruma gıpta ile bakardık. Ali Başkan, fotoğraf çektirmekten, imza vermekten stattan çıkamıyor. Biz  gücümüzü buradan alıyoruz. Başka da gücümüz yok. Camiamız ve taraftarımız.

Özeleştiri yapıyoruz. Makine parkuru gibi. Kuruluşta hatalar olabilir, bir de işletme hatası. İşletmede yapılan hataları da üstümüze alıyoruz. Beklemediğimiz, performans olarak bizi yanıltanlar da oldu. O günün şartlarında Aykut Kocaman'la yolları ayırdık. O günün şartlarında inandığımızın hala arkasındayım. Kan değişikliği gerekiyordu. Cocu, Barcelona'nın hoca tercihinde son ikideydi.  Ama bizde uyuşmadı. Bu organ nakli gibi. Tutmadı mı, tutmuyor. O kısımlardaki hataları kabul ediyoruz.

Fenerbahçe menfaatleri için, hiçbir şeyi gurur meselesi yapmayız

İlk yarıda da hakem hataları, hatalar demeyim de zeminin oluşturulması o süreçte de vardı. ‘Biz kötüyüz kimseye bir şey söylemeyelim’ görüşündeydik.  Öyle maçlar var ki hatalar inanılmayacak seviyedeydi.  Dedik ki, ‘biz kötüyüz’ bahane buluyor derler, sineye çektik. Fenerbahçe menfaatleri için, hiçbir şeyi gurur meselesi ve inat yapmayız. Yanlış yaptık deyip, yanlıştan da döneriz ki; döndük. Özeleştiriyi yapıyoruz.

VAR'ı kendi çıkarları uğruna kullanıyorlar

Teknoloji zeka gibidir, nasıl kullandığınıza bağlı. Bomba da yapabilirsin, ilaç da. Anladığım kadarıyla VAR'ı biraz daha farklı, kendi çıkarları uğruna kullanıyorlar. Karmaşa da oradan geliyor. Bunların hiç birini samimi bulmuyoruz. Zaten hakem müessesine ve MHK’ya bir güvensizlik vardı. Bu belgelenmiş oldu.

İşimiz düdüğü dağıtanlar, hatta o düdüğü dağıtanlarla değil; hatta o düdüğü dağıtanları oraya getirenlerledir

Kayseri maçından sonrada söyledim. Biz, düdük astırmak falan; Fenerbahçe Kulübü’nün hedefi olamaz. Bir düdük gelir, bir düdük gider. İşimiz düdüğü dağıtanlar, hatta o düdüğü dağıtanlarla değil; hatta o düdüğü dağıtanları oraya getirenlerledir.  Sistemi yargılamak ve sorgulamak lazım. Biz bağırmıyoruz, çok da konuşmuyoruz. Bu acizlik olarak algılanmamalı. Yeri geldiğinde Fenerbahçe hakkını korumayı çok iyi bilir. Kulüpler Birliği’nin yaptığı açıklamanın şu anda bak gördünüz mü diyenler olsa da; yaptığı açıklamanın ne kadar haklı ve doğru olduğu anlaşıldı. Düdük astıranlardan o günden bu yana aleyhine düdük çalınmadı herhalde. Demek ki sistem hala böyle işliyormuş. Düdüğü astıracaksın. Baskı yapacaksın. İçerideki adamını kullanacaksın ve istediğini elde edeceksin. Bugünü kurtarmaktan başka bir şey değil. Sistemin tamamı sorgulanmalı. Son dönemlerde üzülerek gördüğüm, esasında geçmiş Başkanımız zamanında da böyleydi.  Sistemin tamamıyla Fenerbahçe'yi dışarı atmaya çalışan bir yapı var; bunlara onların güçleri yetmez. Altında kalırlar. Boşuna kürek çekiyorlar.

Yapılanlar kasıtlı ve planlı

Az önce de söylediğim gibi de ilk yarıdaki hataları hakem hatası olarak algılıyorduk, ancak kendimiz kötüyüz diye sorgulamadan; hakem hatası diyorduk. Ancak Bursaspor maçıyla başlayan bir süreç var ki, 4 maçtır devam etti. Sayın Başkanımız Camiaya Seslenişte söyledi. Divan Kurulu toplantısında da umarım; korkarım bizim tereddütlerimiz doğru çıkmasın dedi. Kayseri maçı malumun ilanı oldu. Bence kasıtlı, planlı. Yanlış değil. Bir şey yapmak isterseniz önce ortamı hazırlarsınız. Bizim maçta yapılan kesinlikle buydu.

Yaşananlar facia

Bunu en iyi Sayın Yıldırım Demirören bilir. Sayın başkanın kulüp başkanlığı, yöneticiliği yaptığı dönemlerdeki federasyon başkanları bu işleri çok iyi bilir, kovalardı. Sanki o dönemlere gitmişiz gibi. Kimin kaç sarı kartı var. Kimin iki hafta sonra kiminle maçı var. Hatta o dönemlerde hatırlayın; forveti gol attı diye üzülen stoper vardı. Öyle çıkmaza doğru gittiğimizi görüyoruz.  Kayseri maçına gelmeden önce Bursa maçında yaşananlar facia. Ve o seviyedeki hakemin yapması. Yardımcı hakemi de çağırması. Allah o kadar büyük ki, ders olarak gösterdikleri; burada bu yapılması gerekir diyen hakemlere denk gelmesi. Sonrasında seyrederek;  golü vermesi. Bunun başka izahı yok. Dışarıdan duyduklarımız ve öğrendiklerimiz de kabul edilebilir değil. Onları da duyum diye söylemeyelim.

Bu bir ortam hazırlanmasıdır

Sonra Malatya maçında, inanın biz bu filmleri gördük ve bu işlerin içine hiçbir zaman girmeyeceğiz. Cüneyt Arkın’ın filmlerinde vardır. Yeminimi bozdum diye piyasaya çıkardı. Öyle bir şey yapmayacağız.  Malatya maçındaki Hasan Ali'nin gördüğü sarı kart, kovalanarak verilen, kafasında aklında olan karttır. Israrla ve kararlı bir şekilde bunun arkasında duracağız. Keza Göztepe maçında Mehmet Topal’a verilen kart. 

Yusuf Namoğlu zaten gidecek, bize mal etmesinler

Isla’ya verilen. Bunların tamamı cezalı duruma düşürmek için verilen kartlardır. Bu bir ortamın hazırlanmasıdır. Siz kovalarsanız, şu şirkete de düzenli olarak vergi memuru her sabah gelsin ve ‘boş gelme’ densin, bir şey bulunur. Abartarak söyleyeceğim; Tolgay’a herhalde ikinci sarı otobüste verilmiştir. Öteki taraftan da iki gün sonra yaşananlar aşikar. Biz bunların peşindeyiz. Saf yapılmış hakem hataları değil. MHK’nin gitmesi bizi kesmez. MHK ile işimiz yoktur. Anladığımız kadarıyla Sayın Yusuf Namoğlu gidici. Yusuf Namoğlu’nun gitmesini de 80’li, 90’lı yılların yöneticisi olsaydı, ‘Gönderdik, bak Fenerbahçe…’ Biz bunların peşinde değiliz. O gidecek zaten, bize mal etmesinler. Hatta yerine getirmeye çalıştıkları insanı pişirmeye, ısıtmaya başlamışlar. Adı geçiyor, Sayın Kuddusi Müftüoğlu. Bizim onlarla işimiz yok. Biz Türk sporunu, Türk futbolunu çekip çevirebilecek, odasına randevu ile girilebilecek, çağırıldığında gitmeyecek, talimat almayacak insanların peşindeyiz. Biz kişilerin peşinde değiliz.

Seçim sürecinde bir manifestomuz yoktu ama seçim kitapçığımız olsa oraya yazardık; Ali Başkan’ın her yerde söylediği şey buydu, senden 2 kişi, senden 3 kişi falan, bu düzen değişmeli. Bu sürdürülebilir değil. Bu çağ dışı kalmış, geçmişten böyle gelmiş. Bazı doğru bilinen yanlışlar vardır ya; 50 seneden beri böyle gelir ama bugün derler ki, ‘Bu yanlış’, o zaman fark edilir. Biz bağıra bağıra söylüyoruz; ‘Bu yanlış, bu olmaz.’

Federasyonda kurulların tamamı çökmüş durumda

Esasında iki şey var; Kulüpler Birliği geçmişte hiç olmadığı kadar birlik şu dönemde. İkincisi de herkesin ortak noktası, ilk defa belki de bir şeyde bu kadar milli mutabakat sağlanmıştır; Federasyonun veya MHK’nin yetersiz oluşu. Herkes şikayet ediyor. Eğer bakmak isterseniz diyebilirsiniz ki, ‘O kadar adil yönetiyorum ki, herkes şikayetçi, demek ki iyi yönetiyorum.’ Ama öyle değil, çok kötüsünüz, ondan dolayı herkes şikayet ediyor. Bu kadar açık ve net. Sistem nasıl kurulmuş biliyor musunuz? Perabet Hata yapmamaya dayalı bir sistem değil. Ben hata yapayım ama sen konuşursan sana ceza keseyim. Konuşma, ben bunu örteyime dayalı. Yöneticilere göre değişiyor. Koca Fenerbahçe camiasını temsile den kişiler o cezadan korkacak ve konuşmayacak. Bu, boş bir şey. Hatayı nasıl telafi ederim, önüne geçerim gibi bir şey kurullarda da yok, TFF’nin kendisinde de yok. Kurumlara bakarsanız mesela bazı cezaların, Sadık’a yapılan kırmızı karta iki maç ceza vermenin suçlusu MHK değil. Dolayısıyla kurumların tamamı çökmüş bizim gözümüzde. Biz bunu kurum kurum inceleyemeyiz. Bizim derdimiz TFF. Kişilerle konuştuğumuzda hepsinin ortak noktası şu ki; Sayın Yıldırım Demirören çok ilgilenmez, Riva’ya da gelmez, o bakmıyor. Yani bakmıyorsa önümüzü açsın. Yapacak birisi gelsin. Diyebilir misiniz mesela Sayın Başkan Ali Koç Fenerbahçe Spor Kulübüne çok uğramıyor, Sayın Başkan Fikret Orman Beşiktaş’a gitmiyor, Sayın Başkan Mustafa Cengiz Galatasaray’a uğramıyor. Bu iyilik olarak yapılmış bir şey değil ki. O zaman önünü açacak. Biz yanlış biliyorsak, bakıyorsa ve bu durumdaysa o zaman durum vahim. Bu yapının ve sistemin tamamen değişmesi lazım. Senden 2 kişi, benden 3 kişi falan. Geçmişte çektiklerimizi hatırlayın. 3 Temmuz’a 1 ay kala Haziran seçimleri olmuş, Sayın Mehmet Ali Aydınlar seçilmişti. O zaman bir kulüp başkanı genel kurulu terk etti, ‘Bizden 2 kişi almadınız, 1 kişi aldınız, o benim adamım değildi’ diye. Bence kişilere de takılmayalım. Bunu yapmaya niyeti olan gelsin. Bizim derdimiz bu.

Fenerbahçe camiasını Cengiz Zülfikaroğlu’na, Şeref Yalçın’a teslim ettirmeyiz, yedirmeyiz

Biz Fenerbahçe olarak sürekli eleştirmek istemiyoruz. Yapıcıyız. Nasıl kurtarırıza bakıyoruz. Ama konuşmuş olmak için konuşmamak lazım. Bir şeyler söylemek lazım. Bize verilen bilgilendirme böyle Sayın Yıldırım Demirören pek bakmaz, pek ilgilenmez. Bizden şu da bekleniyor; Federasyonda Fenerbahçelililer yok mu? Var. Sayın Servet bey var, Sayın Nihat bey var. Nihat ağabey benim Başkan Vekilliği de yaptı. Tanırım, severim, çok saygın ve dürüst inanlardır. Onlar da bizim gibi doğru yaparak yanlış yapıyorlar. Aynı şu andaki Fenerbahçe yönetimi gibi. Yapmaları gerekeni yapıyorlar ve taraf olmuyorlar. Düzenli ve adil bir şekilde Federasyonu götürmeye çalışıyorlar. Biz demiyoruz ki onlara bizim adımıza transfer görüşmelerine girin. Biz demiyoruz ki onlara eğer Fenerbahçe’nin aleyhineyse istifa edin, sonra bazı tavizler alın da geri dönün. Onlar da onu yapacak insanlar değiller. Hakikaten orada bir yanlış yapıldığına inanıyorlarsa ona müdahale edebilirler, adalet bu değildir diyebilirler. Koca Fenerbahçe camiasını sabah akşam Riva’da diye Cengiz Zülfikaroğlu’na, Şeref Yalçın’a teslim ettirmeyiz, yedirmeyiz. Bu kadar açık ve net söylüyorum. MHK’nin Riva’dan çıkması lazım. 24 saat iç içe olan insanların orada olmaması lazım.

Fenerbahçe ricacı olmaz, biz hakkımızı istiyoruz

Çok da pozisyonlara girmek istemiyorum. 5., 6. dakikada gösterdiğiniz sarı kart sizin niyetinizi zaten belli ediyor. Tolgay’a sarı kart gösterdi, hücuma çıkıyordu, atağı kesmedi, oynatmaya niyetli bir hakem diyebilirsiniz. Ondan sonra gerekli gereksiz 10 tane sarı kart çıkmaz. Veya Victor Moses’a taç çizgisinin orada erken kullandı diye sarı kart çıkmaz. Mesela bence Moses pişiriliyor. 2-3 maç sonra o da sınıra gelir. O da yapılır. Bunların tamamına baktığınız zaman adamın gözünün içine bakarsanız, yakalarsınız ve duyarsınız. Bakmazsanız da 2 defa döne döne söylese de görmezsiniz. Bunlar bizi ürkütüyor. Bunlar safiyane hatalar değiller. O zaman birileri buraya sahip çıkacak. Bir de şu anlayış var; ‘Gel, konuşuruz’. Fenerbahçe ricacı olmaz. Biz hakkımızı istiyoruz. ‘Gel, hallederiz.’ Neyi halledeceğiz. Olması gerektiği gibi olacak, maçlarda görüşeceğiz.

MHK’nin başındaki insanın isminin bizim için hiç önemi yok, ne yaptığı önemli

Bu söylediklerimin hepsi bizim stratejimiz. Bunu yapmanın peşindeyiz. Doğru, dürüst, adil olup, işinin başında durum, bütün kurumlara hakim olup, görevini yapmayanlarda da müdahale ile gerekeni yapabilecek adamlar lazım. MHK’nin başındaki insanın isminin bizim için hiç önemi yok. Ne yaptığı önemli. Seversiniz, sevmezsiniz, üslubunu, tarzını tasvip edersiniz ya da etmezsiniz ama eski hakemlik yapmış televizyon yorumcuları var. Bizim dünya görüşümüz aynı olmayabilir ama bu insanlar zamanında çiğ yemedikleri için karınları ağrımıyor, rahatlıkla herkese her şeyi söyleyebiliyorlar. Ben öyle olsun demiyorum ama bu insanlar ‘bu doğrudur, bu yanlıştır’ dediklerinde üslubunu tekrar tartışırız ama onlar olduğunda ya da onlara benzer kişiler olduğunda siz bilirsiniz ki kimse onlara bir yaptırımda bulunduramaz. Bizim peşinde olduğumuz budur.

Çalınan düdükler sıradan düdükler değil

Bu düdükler çalındığında bunların kariyerinin devam etmeyeceği veya bitirdikten sonra bu camianın içinde olmayacağı belli. Bunlar ne sözler alabiliyorlar ki kariyerlerinden vazgeçebiliyorlar. Çalınan düdükler sıradan düdükler değil. Elimizden geldiğince yapıcı ve yaratıcı olacağız. Tekliflerle geleceğiz, bu sistemin içine girmeyeceğiz. Kuvvetle muhtemel yarın medya aracılığıyla bize, başkanımıza, yönetimimize saldırılar. Bunlar bizi güçlendirir. Fenerbahçe çok büyük camia. Biz en kötü ihtimalle derdimizi camiamıza anlatırız, sine-i millete döneriz. Yani bununla birlikte bu öyle bir hareket olacak ki, bize göre alışılmışın dışında, klişelerin dışında Fenerbahçe Spor Kulübü’nün camiası ve taraftarından hariç birçok kişi de destek verecek. Çünkü bu böyle gitmez. Bakın biz son taşız. Bizi de çekin, bu suyun önünde kimse kalmaz. Anadolu’dan bir daha inanın şampiyon çıkmaz. Çok önceki yıllara döner, sırayla 3 büyükler olur. Biz şampiyonluk potasında değiliz. Eskiden şampiyonluğa giderken 3 büyükler arasında onun lobisi, bunun kulisi falan denirdi. Şampiyonluk potasında değilken bunların başımıza gelmesi daha da korkutuyor. Diyorlar ki; o bakmaz, o bilmiyor, o ilgilenmez, o gelmiyor korktuğumuz, tasfiye edilemedi denilen yapı hala devam mı ediyor? Birilerinin bir şeyi anlatması lazım. Bunu düdük astırmakla, o öyle dedi … Bunu böyle izah edemezsiniz. Hakem görüyor diyorsunuz. Hakem görüyor da oyuncu da görüyor. O kadar doluyuz ki. Kendi camiamızı frenleyelim, sokaklara dökülmesinler, yapıcı olalım diye kendi oyuncumuza ceza keseceğiz. ‘O kırmızı kart görülür mü?’ diyoruz.

İşler iyi gitmeyince suçlu da çok olur

İşler iyi gitmeyince suçlu da çok olur. Aldığımız oyuncular o dönemde büyük umut vaat ediyorlardı. Kimse o oyunculara kötü diyemezdi. Geldiklerinde övgüyle söz edildi. Kötü çıkınca diyecek bir şey yoktur.

Comolli kendisini ifade etmediği için haksız ve suçlu gibi gözüküyor

Comolli’ye gelince birçok şeye cevap vermediği, kendisini ifade etmediği için haksız ve suçlu gibi gözüküyor ama yaptığı çok iyi işler de var açıkçası. Gelecek ne gösterir bilinmez. Phillip Cocu’nun kontratında bizi yerden yere vurdular. Bütün basın, ‘3 yıllığı vermesi lazım, 3 yıllık tazminat ödenecek’ falan dedi. Phillip Cocu gibi bir hocadan ayrılırken 1 yıllık kontrattı, sonundaki ikili ilişkiler ve iyi niyetle çok daha azıyla, 1 yıl değil 6 ay gibi bir süre yapıldı. Bu bir kontrat başarısıdır. Getirmek, getirmemek ayrıdır. O yönetimin uktesindedir. Onun suçlusu varsa biziz. Moses’ı Chelsea’den o şartlarda çıkarmak kolay bir iş değil. Kontrat ve getirilme şartlarının iyi oluşundan bahsediyorum. Bizim ilk geldiğimizdeki şartları, zamanı, zemini değerlendirmek lazım. O günün şartlarında da Phillip Cocu’nun onayı olmadan onun istediği oyuncular getirilmiş olamaz. Bizim eleştirildiğimiz bir nokta daha vardı; Benfica maçına sezon başında transfersiz çıkmak. Nasıl hesaplayabilirdik ki, Roberto Soldado’nun Esenyurt’ta eli kırılacak. O gün düştü, kırıldı. Sattığımız oyuncular da sonra satıldı. Transfer yapabilme gibi bir lüksümüz yoktu. Mesela bu sene devre arasında 11 milyon limitimiz vardı, o limitin içinde kalacağız diye uğraştık.

UEFA görüşmeleri tahminimizden çok daha iyi geçiyor

(UEFA ile ilgili görüşmeler) Bizim tahminimizden çok daha iyi geçiyor. Bize yaklaşımları çok iyi çünkü iyi niyetimizi görüyorlar. Yapılandırma süreci hızlı bir şekilde devam ediyor. İnşallah yapacağımız yeni kampanyalarla birlikte orada bir yol kat edeceğimizi düşünüyoruz. Burhan bey, Fethi bey size anlatsınlar. Çok iyi bir proje. Herkesin iştirak edebileceği, oyun içinde kendisini hissedebileceği, Fenerbahçemizin geleceği için iyi bir proje.
 
Obradovic’le ilgili dedikoduların hepsi yalan, Vesely ile 3 yıllık sözleşme yenileyeceğiz

(Obradovic’in gidileceği konuşuluyor) Dedikoduların hepsi yalan. Öyle bir şey yok. Bir sene daha kontratımız var. Önümüzdeki sezonun yapılanmasına başladık, bile. Euroleague’de 9 maç kala play off’u garantiledik. Bu bir ilk. Vesely ile 3 yıllık sözleşme yenileyeceğiz. İstanbul’da antrenmanlara devam ediyor. Ankara’ya gitmedi.  (Tedavi süreci devam ediyor) Maçlara bekleriz.

Sık konuşmuyoruz ama konuştuğumuzda da gerekli merciiler gerekli mesajları almıştır.” 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner42

banner43